{Eğitimde} Konumuz: Matematiğin zararı, En az’ın gücü, Yazmanın büyüsü

Konular öğrencilerin pratik yaşamlarında karşılaştıkları gerçek durumlardır. Bunların aşılması için “yol arkadaşlığı” yapmaya “koçluk” diyoruz.

Zamansız ve ölçüsüz kullanılan hemen her şey zarar verir. Dersler de böyledir. Ama bunu sesli söylemek gerçek bir cesaret ister!

Okulda öğretilenlerin bir kısmı öğrenilmediğinde önerilen çözüm, “daha fazlasını ve daha erken öğretmeliyiz (!)” oluyor. İlkokulda, anaokulda, ana kucağında, hatta belki de anne karnında öğretmeliyiz, deniyor. Bu telaşın sonucu ise, belli bir dersten korkmak ve nefret etmek. Kimi bilim insanları, “on yaşın altındaki çocuklara biçimsel matematik öğretiminin erken, zaman kaybı, hatta zarar verici olduğunu” öne sürmüştür (Benezet, 1993). Bazı araştırmalarda ise, (yetişkinlikte bile) aynı derse 4 saatten fazla yoğunlaşmanın yararlı olmadığı görülmüştür.

Zeka İstasyonu’nun uygulaması ve önerisi, “en az” ölçüsüdür. Buna, “bizim sıfırımız” diyoruz ve bizim sıfırımız gerçek sıfırdan elbette farklıdır. Bir dersin bir ünitesine bakarken, “burada şu an en azından neyi öğrenmeliyim” sorusunu sormak yol göstericidir. Her defasında, “en azından şunu da öğrenmeliyim” dedikçe başarı olasılığı artmaktadır.

Planlama, uygulama ve değerlendirme aşamalarının hepsinde “yazmanın büyüsünü” ve etkili güzelliğini kullanırız. Böylece, birlikte çalıştığımız öğrenciler bedensel ve psikolojik olarak zarar görmeden, keyifle öğrenme işini tamamlarlar.

Zeka İstasyonu ®